Ülkemiz için kritik eşik sayılan bir seçim dönemini daha tamamladık. Halen bazı yerlerde itirazlar ve seçim yenileme kararları bulunsa da genel durumu değiştirecek ağırlıkta değil.

Genel seçimlerin ardından yılı doldurmadan yapılan yerel seçimlerde çok farklı sonuçların çıkması ülke açısından değişik gelişmelerin olduğu ve olacağı anlamına gelebilir.

Başarılı olan ya da başarısız olan yerel yöneticilerin nasıl seçildikleri hangi aşamalardan geçtikten sonra bu unvana hak kazandıkları ise ülkemiz şartlarında çok bilinemese de tahmin edilmesi kolay bir konu.

Seçim sonuçlarının ardından çeşitli değerlendirmeler yapılıyor ancak halen sonuçlar tam olarak sindirilebilmiş değil. Nitekim 20 yıldan fazla süredir iktidarda olan siyasi parti devletin tüm imkânları ile yarıştığı seçim sürecinde aldığı kayıpların etkisinden henüz kurtulabilmiş değil.

Başarısız bulunan partilerin içinde çeşitli fokurdamalar tabii olarak mevcut. Ancak başarılı görülen partilerin de kendi içlerinde seçim sürecini yeniden masaya yatırmaları ve yaşanan aksaklıkları müzakere etmeleri gelecek adına çok önemli.

Her ne kadar tüm partilerin içinde itirazi olarak çeşitli tepkimeler oluşsa da kamuoyu sadece CHP üzerinden bu değerlendirmeleri yapabiliyor. Çünkü iktidar partisini eleştirmek, var olan eleştirileri gün yüzüne çıkarıp aşikar etmek çok tehlikeli bir durum. Ancak CHP için yapılacak eleştirilerin bir bedeli yok. İktidar partisinin tartışılmaz olduğu bir ülkede doğal olarak bütün oklar CHP ve birkaç ‘sahipsiz’ partiye yöneliyor.

Gerçekleşen yerel seçimlerde belediyeler ve muhtarlar oylandı. Halk kendi yerel yöneticilerini kendi seçti. Ancak önemli bir farkla: halk belediye başkanlıklarında ve belediye meclislerinde önlerine getirilen adayları seçti. Çünkü belediye başkan adayları ve belediye encümen adaylarını kendisi belirlemedi.

Yerel yönetimler devlet yönetiminde etkin bir parçadır. İl merkezlerinde ve ilçelerde yaşayan toplumun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan hukuk düzeni içinde işlerlik kazanan anayasal kurumlardır. Bu noktada hedef yereldeki sorunların çözülmesi olduğu gibi aynı zamanda toplumun yaşam memnuniyetinin en yükseğe çıkarılmasıdır.

Toplumsal refahın yereldeki en güçlü dinamiği olan yerel yönetimlerin temsilcilerinin seçilmesinden önce en iyi adayların belirlenmesi de çok önemlidir. Dolayısıyla yerel yönetimler siyaset gündeminin en önemli gündemi olmalıdır zira ülkede gündem daima değişmektedir. Siyasete yön veren parti yöneticileri burada oluşacak başarıyı sahiplenmek için her adımı atıyorlar. Siyasi parti yöneticileri olabilecek tüm başarıların kendi insiyatiflerinde görünmesi için de yerel yöneticilerin tamamını kendileri belirleme yoluna gitmektedir.

Yerel yönetimlerin toplumsal adalet, uzlaşı ve birlik üzerinde de çok büyük tesir gücü vardır. Sosyal bağların güçlenmesi, yeni fikirlerin üretilmesi, yeni alanların açılması ve yeni çözümlerin üretilmesi adına yerelden ülke geneline ivme kazandıran yerel yöneticilerin belirlenmesi süreci köklü bir değişikliği hak etmektedir.

Çözüm yolu olarak daima söylenen siyasi partiler kanunu değişikliği mi olmalı yoksa siyasete yön vermeye çalışan despotik idarecilerin yetkilerinin kısıtlanması olmalı bilinmez ama köklü bir değişim ihtiyacı her alanda kendini hissettiriyor.